- belalar
- несча́стья (мн)
Türkçe-rusça sözlük. 2013.
Türkçe-rusça sözlük. 2013.
belalar mübareği — alay istenilmeyen, kaçınılan bir durumun gerçekleştiği bildirilirken söylenen bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
avarız — is., ç., esk., Ar. ˁavāriż 1) Kazalar, belalar 2) coğ. Engebe 3) tar. Osmanlılarda önceleri yalnız olağanüstü durumlarda, sonraları ise sürekli olarak halktan toplanan vergi … Çağatay Osmanlı Sözlük
bela — is., Ar. belā 1) İçinden çıkılması güç, sakıncalı durum Kumar, toplum için büyük bir beladır. 2) Büyük zarar ve sıkıntıya yol açan olay veya kimse Hayatta dipdiri yanmak belasından da kurtulmuştum. Y. K. Beyatlı 3) Hak edilen ceza Allah belasını… … Çağatay Osmanlı Sözlük
irkinti — is., hlk. 1) Su birikintisi 2) Ürperme, tiksinti Acaba, başımızdan geçen belalar, çektiğimiz mihnetler ve nihayet rahat, zengin bir memleketin batışını görmüş olmamız bizde, artık dünya hazlarına karşı bir nevi irkinti mi hasıl etmişti? Y. K.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
şu günlerde (veya sırada) — 1) çok uzak olmayan bir zamanda 2) içinde yaşadığımız günlerde Şu sırada bütün belalar neredeysem gelip beni buluyor A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
âfât — (A.) [ تﺎﻓﺁ ] afetler, belalar … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
avârız — (A.) [ ضراﻮﻋ ] 1. belalar. 2. engeller. 3. geçici vergi … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
belâyâ — (A.) [ ﺎیﻼﺑ ] belalar … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
beliyyât — (A.) [ تﺎﻴﻠﺑ ] belalar … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
AKVERİN (AKVERİYAT) — Büyük belâlar, musibetler, âfetler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
AZAİM — Büyük iş. * Büyük belâlar. Büyük günahlar … Yeni Lügat Türkçe Sözlük